Site İçi Arama

KENT DİNDARLIĞI

İslamiyet hoşgörü ve iyilik telkin ederken, Şeyh Galib’den Taliban’a nasıl geldi? Kaybedilen bu düzlemin sebepleri tam olarak neler? Dindarlık kır ile kent arasında ne gibi değişikliklere uğradı? Halen uğramaya devam ediyor mu? Çağın gerektirdiği gibi bir Müslümanlık yaşamak mümkün mü? Değilse, neden mümkün değil? Bu ve bunun gibi mühim sorulara yanıt arıyor Mehmet Altan. Güncelliğini uzun zaman koruyacağa benziyor dindarlığın boyutları da...Devamı...


 

Akademik Yazılar > Enflasyon düşerken uyuyamam!..

KAPİTALİZM NİTELİK DEĞİŞTİRİYOR

Enflasyon düşerken uyuyamam!..

Hedef siyaseten para kazanmanın bittiği bir Türkiye. Bazıları enflasyon inerken uyuyamıyor. Çünkü kolay para kazanma dönemi sona eriyor. Ancak dünya ile rekabet konumunu koruyanlar ayakta kalabilecek

1999 yılında IMF ile üç yıllık bir anlaşma imzalandı. Amaç, enflasyon ile mücadele ve yapısal uyumdu. "Enflasyon ile mücadele" vurgusunun altını çizmeli... Türkiye 350 yıldır enflasyon ile yaşıyor. Eskilerde, atıl kapasiteyi harekete geçirmek için az bir dozu faydalı sayılan enflasyon, uzun vadede ekonomiyi kendi gerçeğinden koparıyor. Kaynakların etkin dağılımını önlüyor, ülkenin ekonomik haberleşmesinin aracı olan fiyatları yapaylaştırıyor, gelir dağılımını alt üst ediyor. Kısacası insan, lunaparklardaki şaşırtıcı boy aynalarına bakar gibi oluyor. Görüntü ile aslın arasındaki ilişki kopuyor. Mide şişkinliğini tıka basa doymak sanıyorsan, gerçek bir büyüme, sağlıklı bir gelişme hayal oluyor.

Kısacası enflasyon ekonomiyi öldürüyor. Enflasyondan medet umarak geçinenler ise toplumun özsuyunu emerek beslendiği için, bir noktadan sonra onlar da duvara dayanıyor.

Kezzap içerek boy atmaya çalışan bir zihniyete bürünüyorlar. Türkiye'de bugünkü telaşın nedeni de, sıfır enflasyona doğru giden eğilimdir. Ayağını yorganına göre uzatmaya alışmamış bir ülkenin, kendi gerçeği ile karşılaşmasının yarattığı şaşkınlık ve sıkıntıdır. IMF'nin 1999 yılı sonrasındaki "enflasyon ile mücadele programı" nın sonrasında olanları ve özellikle bugünü anlamak için bunun akıldan çıkarılmaması gerekir.

DÜŞMANIMIZ ENFLASYON

Son derece iddialı hedefleri olan 1999 yılındaki program, 2000 kasımında zorlanmaya başladı. Finansal bir istikrarsızlık olarak ortaya çıkan ilk sinyaller Şubat 2001'de ciddi bir krize dönüştü.

Şubat 2001 krizi, bize Kemal Derviş'i ve onun oluşturduğu "Türkiye'nin Güçlü Ekonomiye Geçiş Programını" getirdi. Ancak temel hedefler hiç değişmedi. Özü aynı, yöntemi farklı bir aşamaya geçildi. Değiştirdiğimiz araçlar daha fazla konuşuldu ama gitmek istediğimiz adres çok sık tekrarlanmadı.

İşe kur çapasına dayalı başlasak da, 2000 Kasım'ında para politikalarında değişiklikler yapsak da, 30 Ocak 2001 tarihinde IMF'ye ek niyet mektubu versek de, paramız devalüe edilse de, kur çapasından dalgalı kura geçsek de, bütün bunların hepsinin neticede üç ayaklı bir amacı var. O hep nihai adres.

ÜÇ AYAKLI PROGRAM

IMF anlaşmasının ilk bacağını mali disiplin oluşturuyor. Amaç, kar topu gibi büyüyen iç borç stokunu durdurmak. Yedikçe iştahı açılan bir kamu maliyesi ile istikrarın sağlanamayacağı çok açık. İç borcun ödenmesi için bütçenin fazla vermesi gerek. Bu fazlayı verince borcunu ödeyecek hale gelecek. Şimdi de gündem oluşturan "GSMH'nın yüzde 6.5'u kadar bir fazla yaratma" hedefinin nedeni bu. Artık borçlanmayan ve borçlarını yavaş yavaş ödemeye başlayan bir bütçe, fiyatların artmasının önlenmesi ve makroekonomik dengelerin sağlanması açısından olmazsa olmaz ön koşul. Şeffaflık da bu nedenle gündeme geldi...

İkinci ayağa gelince... Saydam, geliri ile gideri denk, enflasyon yaratmayan bir kamu anlayışının devamını sağlamak açısından "yapısal reformlar" ikinci bacağı teşkil etmekte... Bankacılık sektörü, sosyal güvenlik, tarım alanındaki açıkların bir daha tekrarlamayacak bir biçimde giderilmesi çalışmaları, bu ayağın kapsama alanına giriyor. Bir yandan bütçe düzeltiliyor, bir yandan bütçeyi mefluç hale getiren kronik sakatlıklar tedaviye çalışılıyor...

Üçüncü bacak ise... Bu programın bugün ilk iki amacını unutturacak kadar öne çıkan bir uzantısı... Döviz kuru politikası üçüncü ayağı oluşturuyor. Belirsizliği ortadan kaldıracak ve enflasyonist beklentiyi kıracak bir döviz kuru politikası...

Kur tartışmalarına yeniden döneceğiz ama "fiyat istikrarı" hedefini, yukardaki enflasyon vurgusuyla yeniden lehimlemek lazım.

Piyasa niçin bazılarını korkutur?

Enflasyon üretmeyen bir devlet ve enflasyondan yararlanmayan bir toplum. Bu, ancak ürettiği kadar tüketen ya da tükettiği kadar üreten bir yapılanma demek. Beş milyonluk Norveç kadar üreten Türkiye ne yapabilir peki?

Dizinin başlığında "Kapitalizm Nitelik Değiştiriyor" derken, Türkiye'nin kör topal, itiş kakış, AB standartlarında bir piyasa ekonomisine doğru yol aldığını anlatmak istiyoruz. Bunun ilk keskin virajı, enflasyonun düşürülmesi. Enflasyon sıfıra yaklaşınca, lunaparklardaki "sihirli" aynaların yerini, gerçek aynalar alacak. Kim ne ise o olarak belirecek. Zaaflarımızı, eksiklerimizi, kendimizi olduğumuz gibi göreceğiz. Şimdiki itirazların, bağırışların altında, enflasyonsuz bir Türkiye'den ürken çığlıklar var. Kamu kesiminden medet umarak ticari faaliyet gösterme alışkanlığı var. Ürettiğin, rekabet ettiğin ölçüde var olmanın dayanılmaz ağrısı var. Türkiye'nin iskeleti bu yönde değişiyor. Belki de "Öteki Türkiye"nin bu kadar belirgin olarak yeniden ortaya çıkması da bu yüzden. Kur politikaları ile para kazanmak yerine, sürüklenen çıpa ya da dalgalı kur rejimine aldırmadan dünya ile rekabet edebilecek bir konumu koruyanlar ayakta kalacak. Başka bir değişle, siyaseten para kazanmanın bittiği, üretebildiğin, rekabet edebildiğin kadar para kazandığın bir Türkiye. Bazıları enflasyon inerken o nedenle uyuyamıyor. Çünkü enflasyonun düşmesi, hastanın iyileşmesi için derin cerrahi müdahaleye de iyice hazır hale gelmesi demek.
 

Mehmet Altan, Sabah
22.10.2003

Konu ile ilgili sayfalar...
SERBEST PİYASA KENDİNİ SİYASETÇİLERE DAYATIYOR…...
TARIM POLİTİKALARINDA DEVRİM...
YENİ DÜNYA DÜZENİ ...
TÜRKİYE’ DE KAYNAK DENİZİ KURUDU...
YENİ DÜNYA DÜZENİ...
EKONOMİ VE DIŞ POLİTİKA...
BİNDE ÜÇ…...
BİLGİ TOPLUMU, TÜRKİYE VE YENİ PROJELER...
BİR YOL AYRIMI: PETROL YA DA ATOM…...
Bütün başlıklar için tıklayınız

E-posta : info@mehmetaltan.com

VB#Turk Yazılım ve Bilgisayar desteği ile sizlere ulaşmaktadır.