
KENT DİNDARLIĞI
İslamiyet hoşgörü ve iyilik telkin ederken, Şeyh Galib’den Taliban’a nasıl geldi? Kaybedilen bu düzlemin sebepleri tam olarak neler? Dindarlık kır ile kent arasında ne gibi değişikliklere uğradı? Halen uğramaya devam ediyor mu? Çağın gerektirdiği gibi bir Müslümanlık yaşamak mümkün mü? Değilse, neden mümkün değil? Bu ve bunun gibi mühim sorulara yanıt arıyor Mehmet Altan. Güncelliğini uzun zaman koruyacağa benziyor dindarlığın boyutları da...Devamı... |
|
|
|
Akademik Yazılar > YENİ DÜNYA DÜZENİ
YENİ DÜNYA DÜZENİ
Son zamanlarda, geçenlerde de belirttiğimiz gibi, tanımı yapılmayan ama kendisinden sık sık sözedilen kavramlardan biri de "Yeni Dünya Düzeni."
" Türkiye'de "üretim" konusu tabu.
Genellikle değişimlerin ve yeni kavramların "üretimle" ilgisini hiç mi hiç dikkate almadan, bu kavramları siyasi tartışmalara malzeme yapmaktan yanayız.
"Yeni Dünya Düzeni" kavramının da, "hangi üretim düzeyinden" doğduğuna ait tek Türkçe satıra rastlamadık örneğin.
Ama herkes "Yeni Dünya Düzeni"nden söz ediyor.
* * *
Dünya kapitalist sisteminin "üretim" açısından bir analizini yapmadan, yeryüzündeki gelişmeleri anlamak çok zor.
Bakın neler oluyor...
İngiltere 13 Ekim'de, önümüzdeki beş ay içinde otuz bin maden işçisinin işine son verileceğini açıkladı. Böylece, İngiltere'deki her dört madenciden üçü bu sektörü terketmiş olacak.
Madencilik gibi demir-çelik de eskiyen bir sektör...
Avrupa Topluluğu gelecek iki ya da üç yıl içinde elli bin demir-çelik işçisine gerek kalmayacağını resmen ilan ediverdi. Böylece sektörün işçileri, Avrupa ölçeğinde yedide bir oranında azalmış olacak.
İtalya çalışanların ücretlerini enflasyon oranında arttırmaktan vazgeçti.
Almanya'daki madencilerin en etkin sendikalarından olan lG Metall, işçilerin ücretlerini bugünkü alım gücünü koruyarak beş yıl boyunca dondurmayı önerdi.
* * *
Tüm bu gelişmelerin bir "nedeni" olmalı...
Avrupa'da "işsizliğin" çığ gibi çoğalmasının, "üretim süreciyle" ilişkisini açıkça görebilmeliyiz.
1990 yılında AT' de 12 milyon işsiz vardı.
Her yıl bir milyon artarak bugün 14 milyona ulaştı.
Çünkü...
AFA yayınlarınca her dört ayda bir çıkarılan NPQ (New Perspectives Quarterly)'nin "Yeni Dünya Düzensizliği" başlıklı Güz sayısında; Peter Drucker'in söylediği gibi "Dünyada ilk kez, hammadde ekonomisi sanayi ekonomisinden kopmuş bulunuyor."
1920'lerde dönemin en etkin sektörü olan otomobilde, hammadde ve enerjinin üretim sürecindeki tuttuğu yer yüzde 60 imiş.
Günümüzde ise "mikroçipler" hammadde ve enerji ihtiyacını çok azaltıyor.
Bunu Japonya örneği, daha vurucu bir hale getirmekte...
Bu ülke 1965 ila 1985 arasında sanayi üretimini iki buçuk kat artırmış ama hammadde ve enerji tüketiminde hemen hemen hiç bir kıpırdama olmamış.
"Mikroçip" sayesinde üretimin yapısı değişiyor.
Hammadde ve enerji üretiminin sanayii eskisi gibi etkilemediği bir dünyada ekonomik ilişki de içerik değiştiriyor.
Peter Drucker, "para" ile "mal ve hizmet" üretimi arasındaki ilişkinin de, bu yeni gelişmeler nedeniyle koptuğu nu söylüyor.
Örnek olarak da, dünya borsalarında, dünya ticaretini finanse edecek paranın tam on beş misli para döndüğüne işaret ediyor.
Yani üretim açısından, mali işlemler ekonomik bir işleve sahip değil artık.
* * *
Birçok sektörün eskidiği, tarımın yok sayıldığı, hammaddeye ve enerjiye duyulan ihtiyacın azaldığı, para ile mal ve hizmetin ilişkisinin geride kaldığı bu yeni dünyayı "nasıl" yorumlamalı ...
Amerikan Solu'nun önde gelen düşünürlerinden biri olan Robert Helibroner iyimser ...
Şöyle diyor:
"Kapitalizm merkezden çevreye doğru yayılıyor. Kore, Singapur, Tayvan, Tayland gibi Asya ülkelerinin sağladığı müthiş başarıya bakın. Bu başarı dünya kapitalizminin yapısını değiştirdi.
Bunun sonucu olarak, gelecekteki dünya kapitalizminin bugünkünden çok farklı olacağı rahatlıkla düşünülebilir. Kapitalizmin özellikle hala çevre sayılan bölgelerde kendisine yeni ve güçlü çekirdek uç beyleri bulma olasılığı büyüktür."
* * *
Yeni Dünya Düzeni, tüm bu özenli ve ince ayrıntıların sonucunda belirecek. Sanayide "mikroçip" kullanılmasıyla birlikte işçiye, enerjiye, hammaddeye duyulan ihtiyaç azalıyor. İşsizlik artıyor. İşçi sınıfı geriliyor. Bazı sektörler önemini kaybediyor. Emperyalizm, geri kalmış ülkelerin hammaddesini sömürmek yerine kendine yeni "kapitalist" ortaklar ve yeni işbirliği sahaları arıyor. Bu nedenle, Asya'daki eski fakir sömürgeler yeni kapitalist "kaplanlar" oluyor. Birçok geri kalmış ülkenin önümüzdeki yüzyılda gelişmiş ülkeler haline gelmesi bekleniyor. Üretim biçimi, üretim ilişkileri, sınıfsal yapılar bir depremden geçiyor, bütün kavramlar değişiyor.
Türk Henkel Dergisi, Kasım 1992
|
|
|
|
|