
KENT DİNDARLIĞI
İslamiyet hoşgörü ve iyilik telkin ederken, Şeyh Galib’den Taliban’a nasıl geldi? Kaybedilen bu düzlemin sebepleri tam olarak neler? Dindarlık kır ile kent arasında ne gibi değişikliklere uğradı? Halen uğramaya devam ediyor mu? Çağın gerektirdiği gibi bir Müslümanlık yaşamak mümkün mü? Değilse, neden mümkün değil? Bu ve bunun gibi mühim sorulara yanıt arıyor Mehmet Altan. Güncelliğini uzun zaman koruyacağa benziyor dindarlığın boyutları da...Devamı... |
|
|
|
Akademik Yazılar > YENİ DÜNYA DÜZENİ
YENİ DÜNYA DÜZENİ
Maalesef Türkiye yeryüzünü yakından izlemiyor.
En can alıcı gelişmeleri pas geçiyor.
Halbuki yakından izlenmeyen ve pas geçilen bu gelişmelerin her biri yeniden yapılanmakta olan dünyanın yapı taşlarını oluşturuyor.
Ve belki de, şimdi "alerji" toplayan Yeni Dünya Düzeni'nin...
* * *
Türk gazeteleri, Bosna Hersek' teki trajik gelişmelerin verdiği hüzünle sürekli olarak Yeni Dünya Düzeni'nin eleştirisini üstlenmiş bulunuyor.
Bosna Hersek ile ilgili her yazının içinde, Yeni Dünya Düzeni kavramına da bir eleştiri gönderiliyor.
Bunun ne menem bir şey olduğu sorgulanıyor.
* * *
Ancak eksik bir yan var.
Yeni Dünya Düzeni, gücünü "siyasetten" değil, yeryüzündeki "ekonomik mekanizmadan" alan bir kavram.
Halbuki bizdeki yazılarda bu çok önemli yan ihmal ediliyor.
Kapitalist dünya düzenindeki yeni gelişmelerin ipuçları "ekonomik" olarak soruşturulmuyor.
* * *
Halbuki ipuçları gün geçtikçe çoğalmakta...
Ayrıca da, dünyadaki değişimler bir anda olmuyor. Zaman içinde bir bütünlüğe erişiyor.
Buna en güzel ve somut örnek Fransız İhtilâli olabilir.
Fransız İhtilâli, feodalitenin bittiğini ilan ediyordu ama on altı yıldan önce oturmadı.
Halbuki, bugünkü tecrübelerimizle yeniden dönemi yaşama imkanı olsa, "pazar için üretilen" ilk metanın ortaya çıktığı ile Feodalitenin çökmeye başladığını hemen anlayacaktık.
Ama gene de Fransız İhtilâli gibi keskin bir dönemecin aşılması için on altı yıl gerekeceki.
Bugün geriye dönerek baktığımızda ise, "meta"nın bir yeni dönemin simgesi olduğunu saniye sektirmeden görmekteyiz.
* * *
Yeni dünya düzeni de böyle...
Sanayi sonrası toplumun bütün tomurcukları kendini hissettiriyor.
Bunun toplumsal olarak yerli yerine oturması ise, aynı Fransız Devrimi gibi epey zaman alacak.
Biz hiç bir şeyin değişmediğini söylemek yerine, ekonomik kaynaklı değişimlerin daha iyi ve yakından izlenmesinden yanayız.
Çünkü dünya kapitalist sisteminin "para kazanma" biçiminin nasıl değiştiğini ve dünyayı da nasıl değiştirdiği oralarda saklı.
* * *
Maastrich Antlaşması bir "tek Avrupa"nın temelini attı. Kocaman on iki ülkenin sınırlarını "tek bir sınır", değişik paralarını "tek bir para", savunma gücünü "tek bir ordu", gelirlerini ve giderlerini "tek bir bütçe" içerisinde eritmeye koyuldu.
Belirli çalkantılara rağmen bu antlaşma kendi yolunda yürüyüp gitmekte...
Maastrich Antlaşması'nı en son Yunanistan imzaladı.
Böyle bir "küresel bütünleşme", bir anlamda 1789 devriminin sonu anlamına geliyor. 1789 İhtilâli'nin tüm sloganları eskidi. Ve fiilen yok oluyor.
Dünya bütünleşiyor, yenileşiyor ve özgürleşiyor.
* * *
Bütünleştiğine bir diğer örnek, Kuzey Amerika Kıtası'ndan gelmekte.
Geçtiğimiz günlerde Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Meksika aralarındaki "gümrük duvarlarını" kaldırıverdi.
363 milyonluk yeni ve tek bir pazar oluştu. Bu aynı zamanda dünyanın muhtemel yeni yüzünün de bir parçasını daha tamamladı. Amerika'daki bu üçlü odak, Pasifik'te Japonya'nın öncülük ettiği bölge ve AT.
* * *
Özgürleşmeyi ise aktif nüfus içindeki "yarım gün" çalışanların çoğalması belgeliyor.
Örneğin, Fransa'da "tam gün çalışmayanların" aktif nüfus içindeki oranı şimdiden yüzde 12,5 oranına erişmiş bulunuyor.
İnsanlar daha az çalışarak, zamanları daha özgürce kullanmanın kapılarını aralıyor.
Üstelik Fransız Hükümeti yeni çıkaracağı bir kanunla bu yarım gün çalışanların tüm sosyal güvencelerini "tam gün çalışanlar" gibi dikkate alacağını açıkladı.
* * *
Bütün bu değişikliğin temeli, dünya kapitalist sisteminin "kol gücüne" ihtiyaç bırakmayan ve sürekli rekabet içinde tırmanan yapısında saklı.
Sanayi sorunlarını aşan toplumların hizmet sektörüne ağırlık veren "sanayi sonrası toplum" anlayışında saklı.
Tüm bunların ekonomik ipuçlarını ise, daha yakından izlemeliyiz.
Yeni Dünya Düzenini kuracak olan bunlar çünkü...
Türk Henkel Dergisi, Eylül 1992
|
|
|
|
|