Kitap Tanıtımları
 Kitap Tanıtımları > Kent Dindarlığı > Küresel vicdan, Rachel Corrie ve Halepçe'den Suriye'ye ölü çocuklar!
Küresel vicdan, Rachel Corrie ve Halepçe'den Suriye'ye ölü çocuklar!
Görüntülere ilk baktığımda inanamadım, kaskatı kesilmiş küçücük çocuk bedenleri yan yana dizilmişti, odalar dolusu küçük ceset vardı ve hiçbiri kıpırdamıyordu...
Biz onları en son Halepçe'de görmüştük, elma kokusu sanmıştı çoğu kimyasal zehri ama değildi. Irak'ın zalimi onlara ölümü böyle reva görmüştü...
Sanırım hem askerleri hem de Saddam sıkılmıştı tek tek can almaya, toprağın üzerinde yaşayan her şeyi bir anda yok etmeye karar vermişti.
Analar ve kucaklarındaki bebekler oldukları yere yığılıp kalmışlardı. Halepçe kısa sürede bir açık hava mezarlığı olmuştu.
İşte yine aynısı oluyor, yine o coğrafyada çocuklar ölüyor hem de onlarca, yüzlerce. Hangi mukaddesat hangi kutsal amaç, hangi lanet olası devrim ya da vatan buna değiyor bilmiyorum ama gözümüzün önünde çocuklar katlediliyor ve en duyarlı olanımız bile bedduadan başka bir şey yapamıyor.
Savaşın yaşattığı yoksulluk, açlık ve kötü hayat yetmiyormuş gibi bir de canları alınıyor. Dünyanın birçok yerindeki yaşıtları oyuncaklarla, masallarla büyürken onlar anlam veremedikleri bir savaşın kurbanları oluyor.
Birileriyse medyaya kızıyor, o görüntüleri neden daha çok yayınlamıyorsunuz diye, sahi gözleri açık o ölü çocukları günlerce manşetten versek ne olacak?
Tüm anahaber bülteni boyunca bu katliamı evinize servis edip oturma odanıza kadar soksak ne değişecek?
Bu dünyada bu katliamlara dur diyecek ve ya kabullenmeyecek bir vicdan mı kaldı? Bir film gibi izleyip sonrada hayatımıza devam ediyoruz.
Hangimiz Suriye'den gelen o çocuk ölülerinin görüntülerinden sonra yemeden içmeden kesildik, aynı gece gözüne uyku girmeyen kaç kişi oldu?
Doğu-batı Müslüman-Hristiyan dindar-ateist fark etmiyor bana göre eğer varsa 'küresel vicdan' tarihinin en zavallı dönemini yaşıyor.
Sorsanız insanlık tarihinin en medeni, en akıllı, en iyi nesli olarak tarif ederiz kendimizi, peki o zaman bu giderek çoğalan barbarlık hangi modern medeniyetin eseri?
Resmen zulüm ve katliam çağına tanık bir nesiliz. Hergün odalar dolusu çocuk cesetlerine bakıyor gözlerimiz ama yetmiyor. Bu kadarı da olur mu dediğimizin ertesinde daha kötüsüne şahit oluyoruz...
En kötüsü de ne biliyormusunuz cinayetler ve katliamlar çoğalırken katilleri ve failleri hep cezasız kalıyor.
Mehmet Altan 'Küresel Vicdan' adlı kitabında bize rededemeyeceğimiz bir iyimserlik müjdeliyordu. Henüz emekleme döneminde de olsa, geçmişin vicdan ve ahlak anlayışlarının geçerliliğini kaybetmeye başladığını teknolojik gelişmeler sayesinde küreselleşen dünyanın beraberinde küresel bir vicdan ve ahlakı da getirmeye başladığından bahsediyordu ya da sadece umuyordu.
Ancak son birkaç yılda sadece etrafımızda meydana gelen katliamlara baktığımızda 'küresel vicdan' denen şeyin pek etkili olmadığını görüyoruz.
Roboski gibi bir örnek var karşımızda, bırakın küresel vicdanı yerel vicdan bile kıpırdamadı.
Bana göre vicdanın, dünyanın teknolojik gelişmeler sayesinde giderek küçülmesiyle bir ilgisi yok.
Bugün dünyanın sadece üçte birinde, Rachel Corrie'nin tarihe geçen cesareti ve zorbalığı-kötülüğü kabul etmeyen vicdanı olsaydı bu kadar çok ölü çocuk göremezdik, buna izin verilmezdi.
Maalesef 'tarihin ortanca çocukları' çok bencil, obur ve korkak...
Radikal, 23.08.2013
Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.
|
Ana Sayfa
